Alışveriş merkezlerinde veya oyuncak satıcılarının yakınlarında ‘‘ Ben oynayamadım, sen doyasıya oyna çocuğum.’’, ‘‘ Benim böyle oyuncaklarım olmadı, sen çok şanslısın yavrum.’’ benzeri konuşmalara kulak misafiri olmuşuzdur. Peki gerçekten şanslılar mı? Çok oyuncağa sahip olmak şanslı olduklarını mı gösterir?
Oyuncak bulmanın oldukça zor olduğu geçmişe nazaran günümüzde adeta bir oyuncak selinin olduğunu görmekteyiz. Her evde neredeyse bir oda dolusu, çeşit çeşit oyuncak olması gerektiği neredeyse bir zorunlulukmuş gibi göze çarpmaktadır. Ayrıca çocuklara hitap eden TV kanallarının oluşu ve bu kanallarda tüm gün yeni oyuncak reklamlarının yapılması da çocukların sürekli olarak ailelerine yeni oyuncak almaları yönünde baskı kurmaları sonucunu doğurmaktadır. Dahası, bolca oyuncak barındıran evlerde büyüyen çocukların oyuncaklarına pek ehemmiyet vermemek ile beraber sürekli olarak yeni oyuncak alınmasını istedikleri ve alınan oyuncaklarla ya hiç oynamadıkları ya da bu oyuncaklardan kısa sürede bıkarak oynamaktan vazgeçtikleri yönündeki şikayetlere çocuk psikiyatri pratiğimizde giderek daha fazla rastlamaktayız. Çocukları için en iyisini isteyen ebeveynlerin fazla oyuncağın zararı olmadığını, hatta yararlı olduğunu düşündüklerini de sıklıkla duymaktayız. Ancak araştırmalar küçük çocukların daha az oyuncakla daha fazla süre ve daha gelişmiş şekillerde oynamaya daha yatkın olduklarını göstermekte ve oyuncaklara daha fazla konsantre olmanın hayal gücü ve hayali oyun ile kendini ifade etme ve ince motor koordinasyon gibi fiziksel becerilerle problem çözme yetilerini olumlu etkilediği görülmektedir.
Birçok becerinin gelişimini olumsuz etkileyen ortamdaki fazla oyuncaklar, iletişim becerilerini de oldukça olumsuz etkiliyor. Çocukların yaşıtlarıyla iletişimleri gözlemlendiğinde konuşmayı başlatabilme ve ilerletebilme gibi becerilerin noksanlığı göze çarpıyor. İletişimdeki eksiklikler insanlar arasındaki sağlıklı bağ kurabilmeyi de etkiliyor. Peki bağ kurabilmenin de oyuncaklar ile bağlantısı var mıdır? Kesinlikle evet! Çocuğun önüne çok fazla oyuncak yığarsak onun oyuncakla bağ kurmasını önlemiş oluruz. Bir oyuncakla ilgili anılar, hatıralar oluşturmasını da önlemiş oluruz. Mesela yüzlerce insanla ilişki kurduğumuzda pek dostluk kuramayız. Sadece ilişki halinde oluyoruz. Ancak birkaç tane insanla dostluk kurduğumuzda onlar yıllarımıza ve yaşamımıza kalıcı bir etki bırakırlar. Oyuncak için de bunu kısmen söyleyebiliriz. Çocuğun bir sürü oyuncağı olsa bile aynı anda hepsiyle oynamasına müsaade etmemeliyiz. Çocuk birkaç oyuncağıyla oynamalı. Hatta sevdiği tek bir oyuncakla oynayıp o oyuncakla bir hikaye oluşturmasını ve bağ kurmasını sağlamalıyız. Bir müddet sonra bu oyuncağını değiştirip başka bir oyuncakla oynamasına fırsat vermeli ve her oyuncağıyla ayrı bir bağ kurmasını gerçekleştirmeliyiz.
Doç. Dr. Veysi Çeri’nin literatüre kazandırdığı “Oyuncak Zehirlenmesi” kavramı çocukların oyuncaklarla oynamasının engellenmesi gerektiği yönünde anlaşılmamalı aksine oyuncak meselesinin tıpkı ilaçlar gibi dikkatli değerlendirilerek ele alınması ve oyuncak seçimi ile alımında daha özenli olunması gerektiği şeklinde ele alınmalıdır.
Bunun yanında burada verilen mesajlar daha önce birçok oyuncak almış olan ebeveynlerin, bu yazıyı okuduktan sonra, evdeki fazla sayıdaki oyuncakları atması gerektiği anlamına da gelmemektedir. Ancak fazlalıkların çocuğun oyun süre ve kalitesini azalttığı hususunu14 da göz ardı etmememiz gerektiğinin üstünde de durmak gerekiyor. Böylelikle evde çokça oyuncağı olan ailelerin oyuncakları sınıflayıp ortamdan kaldırarak “oyuncak rotasyonu” olarak belirtilen sistemle, çocuğa iki haftada bir dönüşümlü olarak sunmasının daha uygun olacağını ifade etmek ve oyuncak rotasyonu sistemini kısaca özetlemek yararlı olacaktır. Oyuncak rotasyonu sisteminde oyuncaklar:
- Bilişsel gelişimi ve ince motor gelişimi hedefleyen oyuncaklar (Puzzle, lego, çizim araçları, kart oyunları, bulmacalar vs),
- Kaba motor hareketlerini hedef alan oyuncaklar (top, bisiklet, tırmanma),
- Sosyal/duygusal gelişimi ile dil gelişimini hedefleyen oyuncaklar (bebekler) ve,
- Duysal gelişimi destekleyen oyuncaklar (değişik materyalden oluşan dokunsal oyuncaklar, kinetik kum, oyun hamuru vs) olarak dört ayrı sınıfta toplanarak farklı kutulara her bir oyuncak grubundan bazı oyuncakların konması ve dönem dönem bu kutuların değiştirilerek çocukların farklı zamanlarda farklı oyuncaklarla oynaması sağlanabilir. Böylelikle çocuklar hem fazla oyuncak nedeniyle oluşan uyaran bombardımanından korunmuş, hem de her seferinde gelişimin tüm yönlerini destekleyen oyuncaklarla etkileşimde bulunmuş olacaktır.
Sonuç olarak bir yığın oyuncak ile çocuklarımızın keşfetmelerini, odaklanmalarını engellemiş oluyoruz. Önemli olan çocuklarımızın gelişim özelliklerine uygun oyuncaklar ile kaliteli zaman geçirebilmesine rehber olabilmektir. Bırakalım çocuklarımızın oyun sepetleri birkaç oyuncak ile boş görünsün, hayal güçleri dopdolu olsun!
KAYNAKÇA
Çeri V., (2021). Oyuncak Sayısının Oyun Kalitesi Üzerine Etkisine Yönelik Bir Kavram: Oyuncak Zehirlenmesi. Neuropsychiatr Invest, 59(1),27-30.
Aşkın, R. (2017, 22 Aralık). Fazla oyuncak çocuklarda beceri gelişimini engelliyor.
GÖRSELLERİN KAYNAKÇASI
https://image.freepik.com/free-photo/young-girl-playing-with-educational-toys_53876-82768.jpg?w=740
https://image.freepik.com/free-photo/children-playing-with-toys_1398-4991.jpg?w=740
Elif KESKİN
Okul Öncesi Öğretmeni