ÇOCUKLARIN SORULARI KARŞISINDA NE YAPMALIYIZ?

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

 -Çocukların ardı arkası kesilmeyen soruları karşısında pes etmeyin!

Yer ve mekan fark etmeksizin; parkta, arabada, yolda, markette sürekli sorular soran çocuklara cevap vermekten yorulan, ne diyeceğini bilemeyen ya da bıkkınlığını açıkça dile getiren ailelere nasıl bir yol izleyeceklerine dair bu yazımız sizlere rehber olacak niteliktedir.

Öncelikle çocukların sorularını doğal karşılamak ile işe başlamalıyız. Gelişim dönemlerinin en belirgin özelliği ‘‘merak’’ duygusunun yansıması olarak gün içerisinde birçok soru ile karşımıza çıkan çocuklar, sordukları sorular ile yaşadıkları çevreyi, dünyayı anlamlandırmaya çalışıyor. Evet, yorgunsunuz, yemek yapmanız lazım, diğer çocuğunuzun ödevleri var, ev işleri birikti ya da arkadaşlarınız ile planınız var, sizi anlıyoruz. Tüm bu durumlara rağmen soru soran çocukların en büyük işinin bu olduğunu unutmamalıyız. Kendinizden yola çıkın bilmediğiniz bir konu hakkında soru sormuyor musunuz? Ya da araştırma yapma gereği duymuyor musunuz? Çocuğunuz okuma yazma bilmiyor ve tek başına araştırma yapabilecek gelişim özelliklerine sahip değil. Size sorduğu soruların ne kadar kıymetli olduğunun farkında mısınız? Tüm bu bilgilerin kaynağı onun için sizsiniz!

Peki bu sorular karşısında nasıl davranmalıyız?

Yüz ifadesi: çocuklar çok farklı sorular ile bize gelebiliyor. Bu yüzden çocuklar ne sorarsa sorsun, soru sizi ne kadar şaşırtır, mahcup eder ya da farklı duygulara sebep olursa olsun, yüz ifademizin yumuşak olmasına dikkat etmelisiniz. Çocuklar yüz ifadesinden: ‘‘Bu soruyu sormamam gerekiyordu ya da bu soru ile rahatsız ettim.’’ düşüncesine kapılabilir. Yüz ifadenizi doğal şekilde ayarlayarak iletişimi devam ettirmek çocuğun sorularının devamı gelmesi açısından önemlidir.

Ses tonu: çocukların soruları ne olursa olsun doğal ses tonunuz ile konuşmalısınız. Savunucu veya özür dileyici bir ses tonu kullanmamak gerekir. Çocuk soru sormanın özür dilenecek, utanılacak veya savunulması gereken bir durum olduğunu düşünebilir. Çocuğunuzu anladığınızı ve cevaplamak için istekli olduğunuzu, başka sorular sormasını teşvik etmesi için ses tonunuzu günlük konuşmalarınızda kullandığınız gibi kullanmalısınız.

Beden dili: çocuklarla konuşurken mutlaka çocukların göz seviyesine inerek onlarla göz teması kurulmalıdır. İletişim süresince telefon ile ilgilenmek, gözleri kaçırmak veya başka işlerle meşgul olmak çocuğa ‘‘Seni önemsemiyorum.’’ mesajı verebilir. Gereğinden fazla el kol hareketi yapmak veya tam tersi hareketsiz şekilde konuşmak çocuklarda “Konuştuklarımız kötü.” algısına sebep olabilir. Konuşmayı sürdürürken günlük jest ve mimiklerinizi kullanmaya özen göstermelisiniz.

Duygu Kontrolü: soruyu cevaplamadan, kendinize birkaç saniyelik fırsat yaratmak ve duygu kontrolünü sağlamak için “Merak ettiğin tam olarak nedir? Bunu anlarsam sana daha iyi cevap verebilirim.” benzeri cümleler aracılığıyla iletişim için zaman kazanabilirsiniz.

Başlangıç cümlesi: konuşmaya çocuğu cesaretlendirici bir cümleyle başlamak onun tekrar soru sormasını destekleyecektir. “Bu nerden çıktı şimdi? Bu nasıl soru?’’ gibi cümlelerin ardından çocuğa doğru bilgi verilse bile çocuğun ‘‘Ben yanlış bir şey yaptım. Soru sormasam daha iyi olacak.’’ gibi mesajlar alması kaçınılmazdır. Bu sebeple ‘‘Bana soru sorduğunda mutlu oluyorum, seninle araştırma yapmaktan keyif alıyorum. Bu konuda tam olarak neyi öğrenmek istersin?’’ gibi cümlelerle konuşmaya başlamak çocuğun yeni sorular sormasının, araştırma ve sorgulama becerisi kazanmasının önünü açacaktır.

Ortam: çocukların soruları saat ve mekan fark etmediğinden her ortam her konuyu konuşmak için uygun olmayabilir. Uygun bir ortam yaratabilmek ve sağlıklı bir iletişim kurabilmek için çocuğunuza bunu uygun bir dille belirtmelisiniz. Örneğin: ‘‘Soruların çok güzel ama şuan evimize alışveriş yapmalıyız, bana alışveriş için yardımcı olur musun? Eve gittiğimizde bütün sorularını cevaplayacağım.’’ şeklinde açıklamalar yaparak çocuğa dönüt verilmelidir.

Net olmak: çocuğunuz ne soruyorsa o soruyu detay vermeden cevaplayarak daha sağlıklı bir iletişim kurabilirsiniz. Açık ve net bir açıklama yapıp “Başka sormak istediğin bir soru var mı? Aklına başka bir soru gelirse tekrar sorabilirsin.” gibi cümleler kurmak, süslü kelimeler kullanmadan ve detaylandırmadan konuşmak çocuğun bilişsel gelişimi açısından en doğru yaklaşım olacaktır.

Sorular hakkında fikrimiz olmadığında ne yapmalıyız?

Çocuklar 0-6 yaş aralığında bir yetişkine kıyasla çok daha fazla yaratıcıdır. Sordukları her soru hakkında bilginiz olmayabilir fakat onlara dürüst olmalısınız. Çocuklarınıza cevap veremediğinizde kendinizi kötü hissetmeyin. Onlara yanlış bilgi aktarmak yerine; ‘‘ Çok güzel bir soru, ben de çok merak ettim. Birlikte araştırma yapalım mı? Bu konu hakkında kitaplar alalım mı? Bence çok keyifli olacak.’’ şeklinde cevaplar vermek çocuğunuzun öğrenme isteğini teşvik edecektir. Üstelik çocuğunuzla araştırma yapmaktan keyif aldığınızı ona yansıtmak, beraber öğrenmek için çocuğu teşvik edecektir.

Çocuk yetiştirmek gerçekten dünyanın en zor işi, size hak veriyoruz. Odaklanmanız gereken çocuğunuzun soru sorarken yaşadığı heyecanı kaybetmemesi, sorgulamaya devam etmesi ve öğrenmeyi öğrenmesidir. Çağımızın gereği bilgilere ulaşmak ve kalıcılığını sağlamak için sorgulayıcı bireyler  olmalıyız. Çocukların sordukları sorulardan keyif almaya bakıp araştıran bir birey yetiştirirken sizin başrol olduğunuzu unutmayın.

KAYNAKÇA

https://www.hurriyet.com.tr/aile/yazarlar/merve-mercan/cocuklarin-ilginc-sorularina-nasil-cevap-vermeli-426343

https://www.milliyet.com.tr/cumartesi/merak-eden-cocuklara-nasil-cevap-vermeli-2052827

GÖRSELLERİN KAYNAKÇASI

https://arlingtonmartialartscenter.com/your-childs-future-is-waiting-will-they-be-ready/

https://cdn.pixabay.com/photo/2017/09/18/11/14/school-2761394__480.jpg

Elif Keskin

Okul Öncesi Öğretmeni