PSİKOLOJİK DANIŞMADA GESTALT TERAPİ

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Günümüzde dünyanın her yerinde yayılan ve Türkiye’de de büyük ilgi görmeye başlayan Gestalt Terapi, bireyin öz-bilinçliliğe kavuşarak özünü gerçekleştirmesini amaçlamaktadır. Terapistin temel görevlerinden biri, terapinin hemen başında danışanlara kendi kişisel sorumluluklarını yüklemektir.

Gestalt terapistlerine göre danışanlar bazen kendi davranışlarının sorumluluğunu almaktan kaçınırlar. Duygu, düşünce ve davranışlarından başkalarını sorumlu tutmak yerine kendi sorumluluklarını almaları gerekmektedir. Sorumluluktan kaçan danışanlar günlük iletişimlerinde ya da terapi sürecinde “ben dili” yerine “o dilini” kullanırlar. Örneğin; ‘Artık insanlara güvenilmiyor’, ‘Yalnız olmak insana zor geliyor’, ‘İnsanlar çok çıkarcı’ gibi tepkilerde insanlara kimin güvenmediği ya da kimin yalnız olduğu belirgin değildir. Aslında danışan insanlara güvenmemektedir, yalnızlık sorunu yaşamaktadır, insanları çıkarcı bulmaktadır. Ancak bu yönlerini sahiplenmekten de uzak durmaktadır (Karahan ve Sardoğan, 2016).

Gestalt Terapi danışmasının üç temel unsuru bulunmaktadır: ilişki, farkındalık ve deneyimleme (Clarkson, 1989). Yontef ve Jacobs’ a (2005) göre, Gestalt Terapi’nin yöntemi, kendini kaptırmaktır (vermektir) ki bu danışan ile terapist arasında olabileceği gibi danışan ile danışanın yaşantılarının yönleri arasında da olabilir.

Farkındalığı artırmak ve bitirilmemiş işleri bitirmek için danışmanlar genellikle danışanı bir diyalog veya konuşma oluşturmaya davet ederler. Bu diyaloglar şunlar arasında olabilir;

  1. kişinin kendi parçaları arasında,
  2. terapist ile,
  3. danışanın geçmişteki veya şimdiki yaşamındaki bir başkası ile (Akt., Murdock, 2019).

Terapötik ilişkide yaşanan bu diyalogda terapist şunları yapmalıdır:

  • Terapistin öncelikle kendisi ilişkinin içinde olmalı ve danışanı yargılamadan kendini iletişim yaşantısı içine katmalıdır.
  • Terapist gözlemlerini, tercihlerini, duygularını ve düşüncelerini danışanla paylaşarak danışana model olmalıdır. Böylece danışanın varoluşsal güveni yaşamasına ve farkındalık düzeyini artırmak üzere anlık yaşantılarını kullanmasına yardımcı olmalıdır.
  • Terapist temasın oluşmasına ve ilerlemesine yardımcı olmalıdır.
  • Diyalog canlı bir şekilde yaşanmalıdır.
  • Diyalog danışanın varlığını ve gelişmesini onaylamalıdır.

Terapi sürecinde ilk oturumda danışanlar, çok fazla problemlerinin olduğunu ve hangisinden başlayacakları konusunda kararsız olduklarını ifade edebilirler. Terapist bu danışanlarda tamamlanmamış işlerin çok fazla olduğunu düşünmeli ve danışana en önemli gördüğü problemden başlayabileceğini ifade etmelidir. Paylaşım başladığında ise danışanın problemleriyle tamamlanmamış işler arasındaki ilişkiyi incelemelidir. Terapist bu inceleme sürecinde tamamlanmamış işlerin olup olmadığını belirlemeli ve danışanın yaşadığı problemlerle tamamlanmamış işler arasındaki ilişkiyi görebilmelidir (Karahan ve Sardoğan, 2016).

Perls (1969), terapide tekniklerin yerine ilişkinin önemli olduğunu belirtir. Bu nedenle, Gestalt terapide, şimdi ve burada yaşanan ben-sen ilişkisi temeldir (Voltan-Acar, 2012). Gestalt terapistleri, kişinin şimdi ve buraya odaklanabilmesine yardımcı olmak için, kişiye: ‘‘Şu anda neyin farkındasın?’’ veya ‘‘Şu anda bedeninde neler oluyor?’’ gibi sorular sorabilir. Bu şekilde, kişinin hem şimdi ve burada hakkında hem de aynı zamanda geçmişi ve geleceği hakkında farkındalık kazanması sağlanabilir. Geçmişteki bir olayı hatırlama, farkındalık kazanmak demek değildir; hatırlamanın kendisi şimdi olsa da hatırlanan şey şimdide değildir, geçmiştedir. Farkındalık ancak ilişkiler yoluyla, şimdi ve burada kazanılabilir (Malakcıoğlu, 2018).

Farkındalık kendini tanıma, kendini olduğu gibi kabul etme, kendisiyle temas kurabilme, insanlarla ilişki kurma, içgörü kazanma, karar verme, seçim yapma sorumluluğu ve çevrede yaşananları anlama gibi ögeleri kapsamaktadır. Terapi sürecinde burada sıralanan ögeleri de kapsayacak şekilde danışanların neyi nasıl yaptıklarıyla ilgili farkındalık kazanmaları gerekmektedir. Farkındalık kazanan danışanlar, kabul etmedikleri ya da dışladıkları özelliklerini sahiplenerek yüzleşmeye yönelmekte ve böylece bütünleşmeyi gerçekleştirmektedirler. Terapistin görevi bu farkındalık sürecini kolaylaştırmak ve bireyin bütünleşmesine yardımcı olmaktır.

Terapi sürecinde terapist iyi bir gözlemci olmalı, danışanı bütünleşmeye doğru yönlendirebilmeli, terapi uygulamasında yaratıcı olmalı, danışanda temas ve kutuplar konusunda farkındalık yaratabilmek için eğitici olmalı ve katalizör görevi görmelidir. Gestalt terapistleri bu özelliklere sahip olmak için uzun ve kapsamlı bir terapi eğitiminden geçmeli ve süpervizyon almalıdır. Gestalt terapi eğitimi alabilmek için psikolojik danışmanlık, psikoloji ya da psikiyatri alanında uzmanlaşmış olmak gerekir. Aynı zamanda terapistler, psikolojik danışma kuramları, tanılama ve psikopatoloji alanlarında ileri düzeyde kuramsal bilgiye ve uygulama becerisine de sahip olmalıdır (Karahan ve Sardoğan, 2016).

KAYNAKÇA

Karahan, F. ve Sardoğan, M. E. (2016). Psikolojik Danışma ve Psikoterapide Kuramlar. Ankara: Nobel.

Malakcıoğlu, C. (2018). Bitirilmemiş İşler İle Öfke, Suçluluk, Utanç ve Affetme Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi   (Yayımlanmamış Doktora Tezi). Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

Murdock, N. L. (2019). Psikolojik Danışma ve Psikoterapi Kuramları (F. Akkoyun, Çev.). Ankara: Nobel.

 

GÖRSEL KAYNAKÇA:

http://www.ustasaati.com/page/6/?Sayfa=8

https://pxhere.com/tr/photo/1192085

GÜL NİDA EVİN

Psikolojik Danışman