FREUD VE PSİKOSEKSÜEL GELİŞİM KURAMI

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Bireyi başkalarından ayıran doğuştan getirdiği ve sonradan kazanılan, tutarlı olarak sergilenen özelliklerin bütünü kişilik olarak tanımlanmaktadır (Taymur ve Türkçapar, 2012). Freud kişiliği gelişim açısından inceleyen ve kişiliğin temel karakter yapısında bebeklik ve çocukluk döneminin önemini vurgulayan ilk kuramcıdır. Sigmund Freud (1856-1939), kişiliğin erken çocukluk döneminde geliştiğine inanmaktadır. Freud’a göre, çocukluk deneyimleri yetişkinlikte kişiliğimizi ve davranışlarımızı şekillendirmektedir. Freud gelişimi süreksiz olarak görüyordu; çocukluğumuzda her birimizin ciddi aşamalardan geçmesi gerektiğine ve bu aşamaların birinde, uygun bakım ve ebeveynlikten yoksun kalırsak, o aşamada sıkışıp kalabileceğimize inanıyordu. Bu durumu fiksasyon olarak açıklamaktadır.

Psikanalize göre insanoğlu doğumla başlayan ve ergenlikte olgun bir cinsel kimliğin oluşması ile son bulan bir dizi cinsel gelişim evrelerinden geçmektedir. Yaşamın ilk beş yılındaki gelişim dönemleri bedenin belirli bölgelerine karşı geliştirilen tepki biçimlerine göre tanımlanır. Psikoseksüel evreler erotojenik bölge olarak adlandırılan vücudun değişik bölgeleri yoluyla cinsel dürtünün tatmin olması ile özdeşleştirilir (Murdock, 2016).

Psikoseksüel aşamaların her biri, bireyin bir sonraki aşamaya başarıyla geçebilmesi için çözülmesi gereken belirli bir çatışma ile ilişkilidir. Bu çatışmaların her birinin çözümü için cinsel enerjinin harcanması gereklidir. Freud bu durumu yürüyüşteki askeri birliklere benzetmektedir. Birlikler ilerledikçe, muhalefet veya çatışma ile karşılanırlar. Eğer savaşı kazanmada (çatışmayı çözmede) çok başarılılarsa birliklerin çoğu (libido) bir sonraki savaşa (aşama) geçebilir. Ancak, belirli bir noktada karşılaşılan zorluk ne kadar büyük olursa, birliklerin savaşmak için geride kalma ihtiyacı o kadar fazla olur ve bu nedenle bir sonraki yüzleşmeye daha az gidebilir  (Fisher ve Greenberg, 1996).

Oral dönemde (0-2 yaş) başlıca haz kaynağı ağızdan besin almaktır. Besin alınırken önce dudaklar uyarılır ardından ağız boşluğu uyarılır daha sonra yutulur. Dişler belirdiğinde ise ağız, ısırma ve çiğneme davranışını öğrenir. Çiğneme ve ısırma davranışı daha sonra gelişecek olan karakter özelliklerine bir örnek oluşturur. Ağzın dolmasından dolayı duyulan haz sonraları bilgi edinmeden ya da eşya edinmeden duyulan doyumla yer değiştirebilir. Isırma yerini alaycılık ve tartışmaya bırakabilir (Geçtan, 2015). Oral evredeki saplantılar; tırnak yeme, sigara içme, oburluk olabilir (Murdock, 2016).

Tuvalet eğitiminin de olduğu anal dönemde (2-4) ise çocuk anüs bölgesindeki gerilimi boşaltmadan duyduğu hazzı, ertelemeyi öğrenir. Ailenin bu dönemdeki tutumu ve dışkılama hakkındaki duyguları çocuğun ileriki dönemde sahip olacağı karakteri etkiler. Eğer katı ve baskıcı bir yöntem izlenirse çocuk dışkısını tutar ve kabız olur. Bu da ileride tutucu bir karakter geliştirmesine, dakik, düzenli, inatçı ve baskıcı karaktere (anal tutucu kişilik) sahip olmasına neden olabilir. Baskıcı yöntem bazen de çocuğun sık ve uygunsuz zamanlarda bırakma alışkanlığı geliştirmesine neden olur. Bu durumda ileriki zamanlarda her şeye tepki gösterme, yıkıcı davranışlarda bulunma, kızgınlık nöbetleri, pasaklılık ve dağınıklık gibi karakter özelliklerine dönüşebilmektedir. Dışkılamayı aşırı derecede övmek ise aşırı cömert, dağınık ve belirsiz bir kişilik yapısı oluşturmaya neden olabilir (anal itici kişilik). Dışkılamayı özendiren ve onaylayan ailelerin çocuklarında dışkılama eyleminin çok önemli olduğu kanısı uyanır ve bu da yaratıcı ve üretken karakter özelliği geliştirmelerini sağlar (Geçtan, 2015).

Fallik dönemde (4-6) ise cinsel organların işlevine yönelik cinsel ve saldırgan içerikli duygular önem kazanır. Adını genç bir adam olan Oedipus’un babasını öldürdüğü ve annesiyle evlendiği Yunan mitinden alan Oedipus kompleksi dönemin önemli bir gelişim özelliğidir. Farklı cinsten olan ebeveyne karşı cinsel duyguların, aynı cinsten olana karşı düşmanca duyguların beslenmesi ile ifade edilir. Erkek çocuk babasını aradan çıkarıp annesine sahip olmak isterken,  kız çocuk annesini aradan çıkarıp babasına sahip olmak ister. Beşinci yaştan sonra bu etki ortadan kalkar (Geçtan, 2015). Erkek çocuğun annesine yönelik cinsel nitelikli duyguları babası ile olan ilişkilerinde çatışmaya sebep olur. Üstün rakibi olan babasının kendisine kötülük yapacağından endişe duyar ve bu cezanın cinsel organına yönelik olacağını düşünür. Bu korkuya Freud kastrasyon adını vermiştir.  Bunun sonucu oluşan hadımlık (kastrasyon) kompleksi babaya olan düşmanca duyguların ve anneye duyulan cinsel isteğin bastırılmasına neden olur. Ayrıca bu hadımlık kompleksi aracılığıyla erkek çocuk baba ile özdeşleşme sağlar (Geçtan, 2015). Bu sürecin sonunda süperego gelişir (Murdock, 2016). Kadınlarda ise penis hasetinin olduğunu söyleyen Freud bunun kadınlardaki eşcinselliğe ve erkeksi meslekleri yapmaya yönlendirildiğini söylemektedir. Freud kadınlardaki ödipal karmaşanın çözülmediğini ya da yavaş çözüldüğü için kadınlarda süperego gelişimin sınırlı olduğundan bahseder. Bu sebeple hayatları boyunca haset ve kıskançlığa meyilli olduklarını dile getirir (Murdock, 2016).

Latent (gizil) dönemi (6-12) cinsel duraklama evresi olarak nitelendirir. Bu evrede cinsel dürtülerin bastırıldığını söyler. Ancak bazı kişilerde nadiren de olsa cinsel olarak aktif olabileceklerini söylemiştir. Bu dönemin temel korkuları arkadaşları tarafından reddedilmek ve başarısız olmaktır. Bu dönemde çocuk ailesi dışındaki dünya ile bütünleşir. Yetişkinler dünyasında kendi payına düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmeye başlar.

Genital dönemde (12-22) ise cinsel çekicilik, toplumsallaşma, grup etkinlikleri, meslek planlanması ve yuva kurma isteği belirir. (Geçtan, 2015). Bu dönemde cinsel içgüdü üreme işlevi ile bütünleşir.

Freud kuramını oluşturduğu günden bu yana çokça eleştirilmesine rağmen hala bizlere yol göstermeye devam etmektedir. Pek çok kuramcı onu eleştirerek kuramlarını oluşturmaktadır.

KAYNAKÇA

  1. Fisher, S. & Greenberg, R. P. (1996). Freud scientifically reappraised: Testing the theories and therapy.New York: Wiley.
  2. Gençtan, E. (2015). Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar. İstanbul: Metis
  3. Murdock, N. L. (2016). Psikolojik Danışma ve Psikoterapi Kuramları. (F. Akkoyun, Çev.). Ankara: Nobel.
  4. Taymur, İ. ve  Türkçapar, H. (2012). Kişilik: tanımı, sınıflaması ve değerlendirmesi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar Dergisi, 4, 154-177.

GÖRSEL KAYNAKÇA

  1. https://www.wannart.com/psikanaliz-ustune-ahlakimi-freud-caldi/
  2. https://www.freepik.com/free-vector/collection-white-men-different-ages_2464082.htm

Sümeyye Nur KANDEMİR

Psikolojik Danışman