İç İçe Girmiş Hayatların Hikayesi: Gönül Yarası

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Film, 2000’li yılların İstanbul’unda geçiyor. Başrolde, Şener Şen, Meltem Cumbul ve Timuçin Esen bulunuyor. Film, Anadolu’nun bir köyünde öğretmenlik hayatını emekliliğiyle birlikte bitiren bir öğretmenin İstanbul’a dönmesiyle başlar. Yıllardır, İstanbul’dan uzak, köy yaşantısının içinde, kendini adadığı mesleğiyle iç içe bir hayat yaşayan Nazım Öğretmenin İstanbul’a uyum sağlaması kolay olmayacaktır. Emekli maaşının bağlanmasını beklerken taksicilik yapan Nazım Öğretmen gece direksiyon sallayarak ekonomik sıkıntılarını en aza indirgemeye çalışır. Direksiyon başında bir gece taksisine binen bir yolcu ile beraber hayatı farklı bir noktaya gider…

Filmin Psikolojik Açıdan İncelenmesi

Nazım Öğretmen: Emekli öğretmen, kendisini mesleğine adamış. Mükemmeliyetçi kişiliğin eğitim camiasındaki iyi örneklerinden birini bizlere sunuyor. Öğrencilerini en iyi şekilde yetiştirmek için elinden geleni yapan, onların başarılarıyla mutlu olan, öğrencileri tarafından hatırlanmayı yeterli gören bir karakter. Filmin bir yerinde, Nazım Öğretmen’in kızı çok çarpıcı bir ifade kullanır babası ile ilgili, ‘‘Öğrencilerine o kadar daldın ki, bizlerin varlığını bile unuttun. Çocukken çok fena hastalanmıştım. Annemin ısrarı olmasaydı doktora bile götürmeyecektin. Doktora zamanında gitmediğim için hastalık bende iz bıraktı. İşte, bu sebeple çocuk sahibi olamıyorum baba. Senin bu meslek hırsın, bu eksikliği yaşamama neden oldu. Bizi, çocuklarını unuttun.’’ Kızının bu söylediklerinden sonra uzun süre susan Nazım Öğretmenin diyeceği bir şey kalmamıştır. Kendi kendine düşünen Nazım Bey, bir süre o suçluluk içindeyken daha sonra filmin ilerleyen yerlerinde Dünya’nın kızını, bakması için kızına götürerek içindeki evlat sahibi olma isteğini telafi etmeye çalışmıştır. Yine, Dünya’nın kızına özel yaklaşımıyla hem evlatlarına veremediği sevgiyi telafi etmeye çalıştığını hem de mesleğinden kalma izleri hala taşıdığını görebiliriz (Geleneksel Tip-Mükemmeliyetçi).

Dünya: Yaşadığı zorlu gençlik sürecinden sonra (filmin bir yerinde tecavüze uğradığını, erken evlenmesinde bu durumun etkili olduğunu söyler) türkü barlarda sahne alan Dünya, onu dinleyip beğenen Halil’le evlenir. Halil bu (çevresi tarafından kabul görmeyen) evlilik için çevresini karşısına almış ve bir yuva kurmaya çalışmıştır. Ancak sağlıksız bir bağlanmanın sonucunda Halil kıskançlık krizlerine girerek eşine, çok sevdiğini söylediği Dünya’ya, şiddet uygulamaktan kaçınmamıştır. Hatta bu şiddet görüntülerinin etkisiyle kızları küçük yaştan itibaren konuşmamaya başlamış. Yaşadığı acılara tepkisini bu şekilde göstermiştir. Halil’den boşanıp yanından kaçan Dünya, İstanbul’a, eski yaşantısına geri dönmüş ancak belalısı, eski eşi onun peşini bırakmaya niyetli değildir. Çocukluk çağında yaşanan travmanın etkisiyle, yaşadığı çevreden kaçan, yaptığı işi sağlıklı bulmayıp, bir yuvaya sahip olma amacıyla yanlış kişiyle evlenen birinin ödeyebileceği bütün büyük bedelleri ödeyen biridir.

Halil: Güvenli bir bağlanmaya sahip olmayan, ‘‘psikopat’’ düzeyinde seven ve aşırılığın yaptırabileceği tüm kötü şeyleri yapabilen, aklın kullanılmadığında neler yaptırabileceğini gösteren bir karakter.

Film bütün bunlarla beraber, arka planda Anadolu-İstanbul karşılaştırması, toplumsal olaylara duyarlılıkla yaklaşma gibi sosyal mesajlar taşıyan yapısıyla da döneminden izler taşımaktadır.

Mücahit AKKAYA