Gelişim Dönemi Bağlamında Yaşlılık

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 4 Dakikadır.

Biyolojik bir olay olarak değerlendirilebilen yaşlılık, hücrelerin gereken şekilde kendilerini yenileyememeleri ile başlar. Hücrelerde görülen bu olumsuz değişiklik, bedenin yaşlanmasına neden olmaktadır. Emeklilik yaşı olarak da bilinen 65 yaş, yaşlılığın başlangıcı olarak da değerlendirilebilmektedir. Yaşlanma, yaşlılığı bütün yönleriyle ele alan, değerlendiren bilim dalı olan Gerontoloji tarafından dört alt başlıkta ele alınmaktadır. Bunlar şu şekilde açıklanabilir:

  • Kronik yaşlanma: İnsanın doğumundan, genellikle 65 yaş ve sonrasına kadar olan zaman dilimine kadarki yıllara bağlı olan yaşlanma durumu ifade edilmektedir.
  • Biyolojik yaşlanma: Organizmanın yapı ve işlevlerinde gözlemlenen değişimler belirtilmektedir. Dokuların kendilerini yineleme sürelerinin uzaması, organların işlevlerinde görülen azalma.
  • Psikolojik yaşlanma: Yaşlılık ile birlikte beliren sorunları çözebilme ve yeni yaşam görevlerine uyum gösterebilme ile karakterizedir. Kişinin insanlardan uzaklaşıp kendi içine kapanması, kendini üretken hissetmeyip yaşamdan doyum almaması.
  • Toplumsal yaşlanma: Bireyin iş hayatındaki, sosyal yaşamdaki sahip olduğu rol, statü ve beklentilerin değişmesi ifade edilmektedir (Kılıç, 2020).

Yaşlılığı gelişim dönemi açısından ele alan kuramcıların başında Erik Erikson gelmektedir. Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk ikilemi ile psikososyal gelişim aşamasını ifade eden Erikson’un yaklaşımına göre bu dönemde şu duygu ve düşüncelerle belirginleşmektedir:

  • Yaşamımı dolu dolu geçirdim mi? (Sorunun yanıtına göre kişi benlik bütünlüğüne kavuşabilir ya da umutsuzluğa kapılabilir)
  • Pişmanlık duygusu yaşayabilir ya da geleceğe ilişkin umutsuzluğa kapılabilir
  • Yeni yaşantılar için vaktinin kalmadığını düşünüp korku ve kaygı yaşayabilir
  • Kişi, benlik bütünlüğüne kavuştuğu takdirde geleceğe umutla bakıp, geçmişini kabullenme yoluna gider.

Yaşlılık dönemini açıklamaya çalışan bir başka bakış açısı ise sosyal biliş bakış açısıdır. Bu bakış açısının genel anlayışı şu şekilde ifade edilebilir:

  • Sosyal biliş, insanların sosyal yargılara ulaşabilmelerinde bilgi işleme sürecinin rolünü vurgulamaktadır.
  • Yaşlılık döneminde, bireyler bilişsel süreçlerde yaşanan bozulma ve gecikmelerden ötürü yeni bir durumla karşı karşıya kaldıklarında sosyal yargılarını tekrardan gözden geçiremeyebilmektedirler.
  • Yaşlılık döneminde bireyler, olumsuz olayların nedenleriyle ilgili ilk yargılarına (önyargılarına) ait düşünceleri daha fazla önemseyip ön plana koymaktadırlar.
  • Yaşlılık döneminde bireyler, yeni bilgileri eskiden sahip oldukları bilgilerle değiştirme konusunda dirençlidirler. Bir başka deyişle, değişime karşı direnç göstermektedirler.
  • Yaşlılık döneminde bireyler, bilgiyi işleme sürecinde bulundukları fiziki ortamdan etkilenmektedirler. Söz gelimi, bir konu ile ilgili açık havada görüşme yapılıyorsa ve açık bir iletişim yürütülüyorsa yaşlı birey konuştuğu kişiye ilişkin olumlu izlenimlere kapılabilmektedir (Yazgan-İnanç, Bilgin, Kılıç-Atıcı ve Bengi-Gürkan, 2019).

Yaşlılık, yalnızlığın başlangıcı olarak da görülebilmektedir. İş yaşamının tamamlanması ile birlikte artan özerkleşme, diğer bireylerle olan ilişkinin asgari düzeye indirilmesi yalnızlaşmanın artmasına sebebiyet vermektedir. Yalnızlaşma da bireyi diğer kişilerden soğutmaya, onları yargılamaya itmekte ve bireyin saldırganlaşmasına yol açabilmektedir. Bireyin yalnızlaşmaya uyum göstermesi, hayatının geri kalanını kaliteli bir biçimde geçirme konusunda çaba göstermesi beklenmektedir. Yaşlılıkta karşılaşılan bir diğer sorun ise bellekle ilişkili yaşanılan güçlüklerdir. Yaşlanma ile birlikte, belleğin gerilemesi süreci başlamakta, elde edilen bilgilerin saklanması ve anımsanmasında sorunlar yaşanabilmektedir. Kişi o güne kadar kazandığı, biriktirdiği edinimleri yitirmeye başlamaktadır. Genel anlamıyla yitirme, kayıp yaşama yaşlılık dönemi ile karakterizedir (Kılıç, 2020).

Yaşlıların ruh sağlığını olumsuz etkileyen, karşı karşıya kaldıkları sorunlar şöyle açıklanabilir:

  1. Yaş ayrımcılığı: Bu sorun genelde farkına varılmayan, saptanması güç bir problem olarak ele alınabilir. Günlük yaşamlarında ve kişiler arası ilişkilerde karşılaştıkları olumsuz tutum ve tavırları ayrımcılık olarak nitelendirmeyen ancak kendi gençlikleriyle kıyas yaptıklarında toplumda olumsuz değişmenin yaşandığını, zamanın değiştiğini ve şehirleşme ile birlikte yaşantıların farklılaştığını ifade eden yaşlı bireyler, çoğu zaman yaş ayrımcılığının farkında olmamaktadır (Dağlı, 2018).
  2. Sosyal destek: Yaşlılık, bireyin hayatındaki yeni bir gelişim dönemi, başlı başına güçlüklere sahip bir süreç olarak değerlendirilmektedir. Bu süreçte yaşlı bireylerin ruh sağlığını etkileyen önemli etmenlerin başında sosyal destek gelmektedir. Sosyal destek, yaşlı bireyin içinde bulunduğu dönemde ailesi, arkadaşları ve sosyal çevresi tarafından desteklenmesi, yalnız olmadığı duygusunu yaşaması ve uyum sürecinin başarılı bir şekilde sürdürülüp tamamlanması açısından önemli görülmektedir (Yazgan-İnanç, Bilgin, Kılıç-Atıcı ve Bengi-Gürkan, 2019).
  3. Benlik saygısında azalma: Yaşlılık döneminde ön plana çıkan kavramlardan biri de benlik saygısıdır. Bireyin olduğu yer ile olmak istediği yer arasındaki farka ilişkin duyguları ile karakterize olan bu kavram, yaşlı bireylerin kendilerini algılayış biçimlerini etkilemektedir. Fiziksel sağlıkta görülen bozulmalar, yaşlı bireylere yönelik toplumca sergilenen olumsuz tutum ve tavırlar, eş kaybı, yalnızlık, kurumuna bakımına alınmak ve fiziksel engelle karşı karşıya kalma gibi faktörler, benlik saygısında azalmaya yol açabilmektedir (Savi-Çakar, 2020).
  4. Yaşlılıkta değişen rollere uyum sorunu: Yaşlanma ile birlikte kişinin yaşamında görülen değişikliklere uyum sağlaması, yeni rolleri benimsenmesi gerekmektedir. Çocuklarını yetiştiren yaşlı birey, bakım veren rolünden bakıma muhtaç kişi konumuna geçmiştir (Savi-Çakar, 2020).
  5. Alzheimer: Unutma ve zihinsel, davranışsal faaliyetleri düzenlemede karşılaşılan güçlüklerle karakterize bir rahatsızlık olarak bilinir. Bu hastalığa çoğu zaman davranışlarda ve kişilikte yaşanan değişiklikler de eşlik etmektedir (Kılıç, 2020).
  6. Depresyon: Yaşlılık döneminde karşılaşılan birçok olumsuzluk depresyonun görülmesinde kolaylaştırıcı etkiye sahip olabilmektedir (Savi-Çakar, 2020).
  7. Demans: Bellekte, özellikle yakın döneme ait hafızada güçlüklerin yaşanması, yakın dönemde tanışılan kişilerin kolayca unutulması ile karakterizedir (Durak, 2019).
  8. Deliryum: Birden başlayıp genellikle bir aydan daha kısa süren genel bilişsel bir yıkım ile başlayıp dikkatte, uyku ve uyanıklıkta, psikomotor davranışlarda bozukluklarla ilişkili olan organik bir beyin sendromu olarak tanımlanmaktadır (Savi-Çakar, 2020).

Bu yazıda yaşam ve gelişim dönemi açısından yaşlılığa yer verilmiş ardından ruh sağlığı bağlamında yaşlıların karşılaşabildikleri rahatsızlıkların açıklaması kısaca gerçekleştirilmiştir. Yazının tamamlayıcısı olarak görülen ikinci yazıda ise yaşlı bireylere yönelik gerçekleştirilebilecek psikolojik danışma hizmetlerine ve iki yazıdan oluşan bu mini dizinin genel bir değerlendirilmesine yer verilecektir.

Kaynakça

Dağlı, Y. (2018). Yaşlılığa hazır mıyız? Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık.

Durak, M. (2019). Yaşlılık döneminde psikososyal ve bilişsel gelişim. İçinde, H. Bacanlı ve Ş. Işık (Eds.) Yetişkinlik ve yaşlılık gelişimi ve psikolojisi (ss. 205-235). Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık.

Kılıç, M. (2020). Gerçek yaşam tadında: Gelişim dönemleri 3 – Yetişkinlik ve Yaşlılık. Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık.

Savi-Çakar, F. (2020). Yaşlılık dönemi ve uyum problemleri. İçinde, F. Savi-Çakar (Ed.). Yaşam dönemleri ve uyum sorunları (420-454). Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık.

Yazgan-İnanç, B., Bilgin, M., Kılıç-Atıcı, M. ve Bengi-Gürkan, S. (2019). Gelişim psikolojisi 2 Yetişkinlik, yaşlılık ve ölüm. Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık.

Görsel Kaynakça:

1 –  https://www.birgun.net/haber/yaslilarin-gercegi-gorundugu-gibi-degil-292775

2- https://sesanltd.com.tr/18-24-mart-yaslilar-haftasi/

Mücahit Akkaya

Psikolojik Danışman / Doktorant